Ünü Anadolu coğrafyasından dünyaya yayılan Türk kahvesinin kültürümüze Osmanlı döneminde Yemen Valisi Özdemir Paşa’nın İstanbul’a kahve çekirdeği getirmesiyle girdiği ifade ediliyor. Geç kalan kahvelere “Yemen’den mi geliyor?” sorusu da işte bu yüzden soruluyor. Meşhur Türk kahvesi, ilk dönemlerden bu yana çekirdeklerin tavalarda öğütülüp havanlarda dövülmesinin ardından cezvede kaynatılarak hazırlanıyor.
“Bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı vardır.” İşte bu vefalı atasözünde bahsedilen kahve, Türk kahvesi! Önce Yemen’den İstanbul’a gelen, sonra da çok geçmeden Anadolu’ya yayılan Türk kahvesi, kendine özgü pişirme teknikleri ve tadı ile bu coğrafyaya özgü bir içecek. Türk kahvesi, dünyada da o kadar sevilmiş ki gezegenin hemen her noktasında Türk kahvesi pişiren restoranlara rastlamak mümkün. Bu sebeple kahvemiz, 2013 yılında UNESCO'nun Somut Olmayan Kültürel Miras Listesi’ne alınmış. Çünkü Türk kahvesinin tadı ve yapılışı kadar sunum ve tüketim ritüelleri de var. Yani Türk kahvesi her aşamasında ayrı bir kültür barındırıyor!
Türk kahvesinin bu coğrafyaya geliş tarihi kimi çevrelerce 14’üncü yüzyıl olarak ifade ediliyor. Bir Osmanlı paşasının tadarak hayran kaldığı kahve çekirdekleri İstanbul’a taşındıktan sonra, saray mutfaklarının vazgeçilmezlerinden oluyor. Ardından çekirdeklerin daha kolay temin edildiği sürece geçiliyor. Sonrasında ise bu leziz içecek halkın sofralarında da yerini alıyor.
Türk kahvesini diğer çeşitlerden ayıran temel özellik çekirdeklerinin çok ince öğütülüyor olması. Yine cezvede kaynatılarak pişirilmesi de onu diğer kahvelerden ayırıyor. Türkiye’de ve dünyada en ağır misafirlere sunulan Türk kahvesinin, özel buluşmaların vazgeçilmezlerinden olduğu zaten malumunuz. Sahi, siz de kahve ikram edildiğinde kendinizi özel hissetmiyor musunuz?
Türk kahvesinin yapımına çekirdeklerin kavrulması ile başlanıyor. Orta karar diyebileceğiniz bu kavurma seviyesi, kahvenin daha hafif olmasına olanak sağlıyor. Bu aşamadan sonra ise sıra öğütmeye geliyor. Özel tekniklerle ince öğütülen kahve çekirdekleri artık doğrudan pişirilmek için hazır oluyor. Türk kahvesinin küçük fincanlarla tüketildiği malum. Pişirme esnasında her bir fincan için iki çay kaşığı kahve konulması ideal kabul ediliyor.
Köpüklü ve lezzetli bir Türk kahvesi hazırlamak istiyorsanız dikkat etmeniz gereken ilk nokta, taze kahve kullanmak.
Kahvenizin demli olmasını istiyorsanız pişirirken sıcak su kullanmalısınız. Köpük sizin için önemliyse soğuk suyu tercih etmelisiniz.
Türk kahvesini kesinlikle kısık ateşte pişirmeniz gerekiyor. Üstelik başından da sakın ayrılmayın deriz. Çünkü taşan kahvenin her ne kadar bereket getireceğine inanılsa da sunumunuz gecikebilir.
Türk kahvesinin pişirilmesi ayrı bir özen istediği gibi sunumunun da hassas yapılması gerekiyor. Çünkü hem pişirmede hem sunumda hem de tüketirken kahvenin bir adabı var. Sunum tepsinizin vazgeçilmezleri arasında ise öncelikle su bulunuyor. Türk kahvesi genellikle küçük tepsilerde yanında lokum, draje veya şerbet ile servis ediliyor. Bunun yanı sıra son zamanlarda kahvenin yanında bal ikramı da oldukça popüler!
Türk kahvesini hatırı büyük dostlarınızla tüketecekseniz yine suyu ve yanındaki tatlı ikramını unutmamalısınız. Yudum yudum derin sohbetlere daldıran bu içecek özellikle dost meclislerinin vazgeçilmezleri arasında. Sadece Türkiye'de değil dünyada da ikili buluşmaların öznesi ve bahanesi Türk kahvesi!
Türk kahvesi kalabalık misafir davetlerinde kuşkusuz en oturaklı içecek. Hatta kendisini, misafirlerinize verdiğiniz kıymetin bir göstergesi olarak kabul etmek mümkün. Hele de yanında geleneksel lezzetler bulunuyorsa köpüklü bir fincan kahve sizi günün yıldızı yapabilir.
Ve gelelim kız isteme merasimlerine! Bu önemli anlarda tabiri caizse evlenecek çiftler kadar, Türk kahvesinin de hazır bulunması önemli. Anadolu coğrafyasında hayırlı işlerin ardından içilen kahvenin tadı bir başka oluyor. Kız isteme merasimlerinde değişen bir ritüelden de sizleri haberdar edelim. Damada ikram edilen tuzlu kahvenin yerini şimdilerde ballı kahve aldı, haberiniz olsun! Gelin adayı genç hanımlar, artık damada sade kahve pişirip içine bol bol bal ekliyor ki damadın ağız tadı yerinde olsun. Gençlerin ağzı tatlansın diye yapılan bu kutlama kahvesi, Balparmak’ın doğal bal çeşitleriyle daha da lezzetli!
Her ne kadar adı Türk kahvesi olsa da bu altın değerindeki içeceğin ortaya çıkmasını sağlayan çekirdekler Türkiye sınırlarında yetiştirilemiyor. Dünya’da Türk kahvesi çekirdeklerinin en çok üretildiği bölgeler arasında Arap coğrafyası dikkatleri çekse de aslında Güney ve Orta Amerika zirveyi kaptırmıyor. Hatta Güney Amerika’nın renkli ülkesi Brezilya kahve çekirdeklerine en sık rastlayacağınız ülkeler arasında.
Türk kahvesinin esasında dört temel çeşidi bulunuyor: Sade, orta, şekerli ve okkalı. Sade kahve şekersiz/balsız anlamına geliyor. Orta kahvede fincan başına bir çay kaşığı, şekerli kahvede de bu miktardan biraz daha fazla şeker ya da bal kullanılıyor. Okkalı kahve adlandırması ise telve yoğunluğunun daha fazla olduğu daha sert Türk kahvesi için kullanılıyor.
Piyasadaki diğer Türk kahvesi çeşitlerini şu şekilde örneklendirmek mümkün:
Damla sakızlı Türk kahvesi
Menengiç kahvesi
Mırra
Süvari kahvesi
Dibek kahvesi
Kül kahvesi vb.
Türk kahvesinin öğütülme biçimi diğer kahvelere benzese de tanecik bakımından ciddi farkları bulunuyor. Kahveyi öğütmek için el değirmeni, Türk tipi öğütücü apartlar ve elektrikli değirmenler kullanılıyor. Elektrikli değirmenler özellikle marketlerde ve kahvecilerde gördüğümüz büyük endüstriyel cihazlar. Türk kahvesine özgü son derece ince bir öğütme yapan bu araçları kullanarak lezzeti maksimum seviyeye çıkarmak mümkün. Kokusu şimdiden burnunuza geldi değil mi?
Türk kahvesinin taze olduğunu anlamak için öncelikle kokusuna bakmanız gerekiyor. Taze kahvenin ferah ve keskin bir kokusu oluyor. Daha yanına yaklaşmadan bu muhteşem koku sizi içine çekiyorsa kahveniz taze demektir. Ayrıca öğütülmüş olsa bile kahvenin kalıp halinde durmaması, hemen dağılması şart.
Türk kahvesinin bayat olduğunu anlamanın en kolay yolu taneciklerine bakmak. Taze kahve kaşığa aldığınız andan itibaren dökülmek için bahane arar. Bu nedenle tane tane dökülen bir kahvenin taze olduğunu söylemek mümkün. Bunun yanı sıra kahvenin tazeliğini korumak için onu nemden, ısıdan ve ışıktan uzak tutmanızda fayda var. Çat kapı gelen misafirlere köpüklü bir kahve sunmak için bu detay önemli!
Türk kahvesi besin değerleri bakımından oldukça zengin. Bu da onu sağlıklı içecekler arasına yerleştiriyor. Tabii tüm besinler gibi kahveyi de kararında tüketmek gerekiyor. Kahvenin besin değerlerini merak edenler şöyle buyursun:
Türk kahvesi zengin besin değerleri sayesinde vücuda enerji sağlayabilen bir içecek. Buna rağmen bir küçük fincan sade Türk kahvesi çok az kalori içeriyor.
Bir küçük fincan kahve, yaklaşık olarak sadece 7 kalori içeriyor. Bu değer tabii ki sade kahve için geçerli. Kahvenize ne kadar şeker veya bal atarsanız kalorisi de o kadar yüksek olacaktır. Ancak balın vücutta daha kolay işlenebilen doğal şeker bileşenleri sayesinde rafine şekerden daha ideal bir seçenek olduğunu da hatırlatmadan geçmeyelim.
Tiryakilerine sorarsak Türk kahvesi günün her saati içilebilir. Fakat uzmanlar kortizol hormonunun salgılandığı zaman diliminde kahve içilmesini tavsiye etmiyor. Bilim insanları kafeinden maksimum seviyede yararlanmak isteyenlerin bu enfes içeceği belirli saatlerde tüketmesi gerektiğini savunuyor. Buna göre Türk kahvesi içmek için ideal saatler 9.30-11.30, 14.00-15.00 ve 16.30-18.00 saatleri arası.
Afiyet olsun!
Kaynaklar: