Son yılların dillerden düşmeyen takviye gıdası propolisin özelliklerini öğrendiğinizde, siz de bu şöhrete hak vereceksiniz!
Propolisin kelime anlamını daha önce duymuş muydunuz? Yunanca, “pro (ön/giriş)” ve “polis (şehir)” kelimelerinin birleşiminden oluşan bu isim, “kentin girişi” anlamına geliyor. Buradan da tahmin edilebileceği üzere propolis, arılar tarafından kovanların hemen girişinde biriktiriliyor. Fakat bu, tesadüfen ya da kovanın iç dizaynı gereği ortaya çıkmış bir uygulama değil! Aksine, oldukça zekice planlanmış ve aynı zamanda şaşırtıcı düzeyde fonksiyonel bir yöntem… Neden mi? Propolisi tüm detaylarıyla tanıdığınızda, çok daha iyi anlayacaksınız!
Propolis, kısaca arıların belirli bitki ve ağaçların yaprak, tomurcuk ve gövdelerinden topladıkları salgıları kendi enzimleri ile işleyerek ürettiği reçinemsi bir madde olarak tanımlanıyor. Arılar, bu maddeyi kovanlarını yabancı maddelerden, çeşitli bakterilerden ve mantarlardan korumak için üretiyor. Ayrıca propolis, arılar tarafından kovandaki çatlakları onarmak ve petekleri sağlamlaştırmak için güçlü bir yapı malzemesi olarak da kullanılıyor. Arı kovanlarında yapılan incelemeler, bu arı evlerinin girişlerinin her zaman propolis ile kaplı olduğunu gösteriyor. Bu da arıların ne denli akıllı canlılar olduğunu bir kez daha kanıtlıyor! Dışarıda dolaşan arılar, kovanlarına girerken buradaki propolisin güçlü etkisiyle üzerlerindeki yabancı maddelerden arınırken; mikroorganizmaları da etkisiz hale getiriyor. Bununla birlikte propolisin çeşitli amaçlar doğrultusunda insanlar tarafından da tarih boyunca kullanıldığı biliniyor.
Arılar, propolis üretimi için özellikle çam, meşe, huş, okaliptus, kavak, kestane ağaçlarını ve bazı otsu bitkileri kaynak olarak tercih ediyor. Propolisin rengi elde edildiği kaynağa göre kahverengi, sarı, yeşil ya da kırmızı olabiliyor. Formu ise bulunduğu ortamın ısı düzeyine göre farklılık gösteriyor. Propolis, 15°C’nin altındaki sıcaklıkta oldukça sert halde bulunuyor. Fakat bu katı haldeki madde, ortam sıcaklığı 25-45°C olduğunda daha yumuşak ve hayli yapışkan bir form kazanıyor. 60°C ve üzeri sıcaklıkta ise propolis, tamamen sıvı hale geliyor. “Peki, bu sıcaklık değişimleri propolisin içeriğindeki bileşenlerde değişime sebep olmuyor mu?” diye düşünebilirsiniz. İlginç olan da tam olarak bu! Çünkü propolis, kimyasal yapısını 120°C sıcaklığa kadar koruyabiliyor!
Propolisin içeriği elde edildiği kaynaklar, kovanın bulunduğu coğrafi bölge ve bu bölgelerin iklim koşullarına göre farklılık gösteriyor. Buna göre farklı tiplere ayrılan propolis çeşitleri, adlarını elde edildiği kaynak ya da bölgeden alıyor. Fakat elde edildiği bitki kaynağının adını alması, propolisin yalnızca bu bitkiden üretildiği anlamına gelmiyor. Aksine arılar, bu maddenin hedefledikleri gibi güçlü bir etkiye sahip olması için üretimde pek çok farklı bitkiyi kaynak olarak kullanıyor. Literatürdeki tip adlandırması ise propolisin bileşiminde en yüksek oranda var olduğu saptanan bitkiye göre yapılıyor.
Propolis çeşitlerinin içerikleri birbirinden farklı olabiliyor. Fakat temelde, neredeyse tüm propolislerin içeriklerinde bulunan belli başlı bileşenlerden de söz etmek mümkün: Reçineler, balmumu ve yağ asitleri, polifenoller ve flavonoidler, uçucu yağlar, polen, mineraller ve vitaminler... Bunun yanı sıra bazı propolis tiplerinin temel bileşenlerini de aşağıda görebilirsiniz.
PROPOLİS ÇEŞİTLERİ |
||
Tip |
Coğrafi Kaynak |
Temel Bileşenler |
Kavak Tipi Propolis |
Avrupa Kuzey Amerika Asya (tropik olmayan kısımları) Yeni Zelanda |
Flavonlar Flavanonlar Sinnamik Asitler ve Esterleri |
Huş Tipi Propolis |
Rusya |
Flavonlar Flavonoller |
Akdeniz Tipi Propolis |
Sicilya |
Diterpenler |
Yeşil Brezilya Tipi Propolis |
Brezilya |
Prenillenmiş P-Kumarik Asitler Artepillin C Diterpenik Asitler Kemferol Pinosembrin |
Kırmızı Propolis |
Küba Brezilya Meksika |
İzoflavonoitler Hidroksi-8,9-dime-toksipterokarpan Medikarpin Daidzein |
Clusia Tipi Propolis |
Küba Venezuela |
Poliprenillenmiş Benzofenonlar |
Pasifik Tipi Propolis |
Okinawa Tayvan Endonezya ve diğer Büyük Okyanus ülkeleri |
C-prenil-flavanonlar Furofuran Lignanlar |
Kenya Tipi Propolis |
Kenya |
Polifenoller |
Kahverengi Propolis |
Şili |
Flavonoidler Kafeik Asitler |
Propolisin kalitesi, iki faktöre bağlı olarak belirleniyor: Kovanın bulunduğu alandaki çevresel faktörler ve ekstraksiyon yöntemi. Kovan çevresindeki alanlarda kullanılan tarım ve veterinerlik ilaçları, bu alanlara bırakılan sanayi atıkları ve ağır metaller ya da radyoaktif bulaşma; propolisin içeriğine karışarak önemli riskler yaratabiliyor. Bununla birlikte, ham haldeki propolisin içerisinde arı ölüleri, larva kalıntıları ve bitki parçaları da yer alabiliyor. Bu sebeple propolisin ekstraksiyondan önce detaylı bir şekilde analiz edilmesi ve kovandan çıkarıldığı haliyle tüketilmemesi gerekiyor.
Propolisin içeriğinde bulunan bileşenlerin yeterli seviyede alınabilmesi ise uygun bir ekstraksiyon yöntemi ile mümkün oluyor. Bu işlem için çözücü olarak su, etanol vb. maddeler kullanılabiliyor. Çözücü maddenin yanı sıra, propolisin biyolojik etkilerini farklılaştırdığı için tercih edilen ekstraksiyon yöntemi de kalite konusunda etkin rol oynuyor. Yeni geliştirilen yöntemler sayesinde su gibi doğal çözücülerle etken maddesi yüksek propolis elde edilebiliyor.
Propolis, binlerce yıldır insanlar tarafından hem dahilen hem de haricen kullanılan bir arı ürünü olarak biliniyor. Fakat günümüz koşullarında, çok daha doğru ve avantajlı bir kullanım sağlanabiliyor. Çünkü gelişen teknoloji ve analiz yöntemleri ile artık propolis en doğru yöntemlerle ekstrakte edilebiliyor. Böylece ortaya çıkan ürünün hijyen düzeyinden ve faydalı bileşen oranından emin olunabiliyor.
Ekstrakte edilmiş propolis, sıvı kıvamı sayesinde pek çok farklı şekilde kullanılabiliyor. Su, meyve suyu, bitki çayı vb. içeceklere ilave edilebilen bu gıda tercihe göre tek başına da tüketilebiliyor. Bunun yanı sıra bal, yoğurt, kahvaltılık gevrek vb. yiyeceklere de gönül rahatlığıyla eklenebiliyor.
Propolis, ideal dozlarda olmak koşuluyla 4 yaşından büyük çocuklar ve yetişkinler tarafından rahatlıkla tüketilebiliyor. Bu kapsamda yapılan araştırmalar, hijyenik koşullarda ve uygun çözücülerle ekstrakte edilen propolisin herhangi bir olumsuz etkiye yol açmadığını gösteriyor. Fakat güçlü bileşikler içeren bu arı ürünün kronik hastalığı olanlar, düzenli ilaç kullananlar, gebeler, emziren anneler ve alerjik bünyeye sahip kişiler tarafından hekim onayıyla kullanılması gerekiyor. Ayrıca 4 yaşından küçük çocuklar ve cerrahi operasyon geçirecek olan kişilerin propolis tüketmemesi büyük önem taşıyor.
İnsanoğlu, propolisin arı kovanlarındaki antimikrobiyal etkisini keşfettiğinden beri bu maddeyi kullanmaya devam ediyor. Bu arı ürününün bilimsel çevrelerin merceğine yoğun bir şekilde girmesi ise yaklaşık 10-15 yıllık süreci kapsıyor. Bu süreçte gerçekleştirilen çalışmalarda ortaya çıkan sonuçlar, propolisin işlevlerine dair geleneksel inancın hiç de haksız olmadığını gösteriyor! Genel itibarıyla vücuttaki pek çok sistemin normal işleyişine katkıda bulunan propolis, tespit edilen başka birtakım biyolojik etkileriyle de bu yoğun ilgiyi fazlasıyla hak ettiğini kanıtlıyor.
Tüm bunların yanı sıra bilimsel çalışmalar, bir gerçeği daha ortaya koyuyor: Propolisin doğru ekstraksiyonunda çözücü kimyasal kadar kullanılan yöntemin de etkisi bulunuyor. Yeni geliştirilen teknikler sayesinde su gibi doğal çözücüler kullanılarak etken maddesi yüksek ürünler elde edilebiliyor. Buradan hareketle Balparmak’ın Tübitak destekli olarak yürüttüğü proje kapsamında geliştirdiği su bazlı sıvı propolis ürünleri, yüksek etken madde oranıyla öne çıkıyor. Propolisi hem yetişkin hem de çocuklar için ideal gramaja sahip tek kullanımlık ambalajlarda sunan Balparmak, olası doz aşımı riskinin de önüne geçiyor! Üstelik propolise ek olarak sundukları C vitamini desteği de cabası!