Kraliçe arı, neden diğer arılardan farklı şekilde “kraliçe” olarak adlandırılıyor olabilir, hiç düşündünüz mü? Hadi, yetenekleriyle arı kolonisinin devamlılığını sağlayan bu özel canlıya şimdi daha yakından bakalım!
Arılar dünyası denildiğinde kraliçe arıdan söz etmemek olmaz! Çünkü kraliçe arı, ailesinin devamlılığını sağlayan ve koloniyi yöneten en önemli üye olma ayrıcalığını taşıyor. Üstelik kraliçe arı, yumurtlama gücü ve yeteneklerinin yanı sıra ailesinin diğer üyelerine kıyasla çok uzun süre yaşayabiliyor.
Ana arı olarak da adlandırılan kraliçe arı, bal arısı kolonilerinde sadece bir adet bulunuyor. Kraliçenin tek görevi ise sürekli yumurtlayarak koloninin devamlılığını sağlamak. Salgıladığı feromonlarla kolonide varlığını hissettiren bu arı, ortalama 200 miligram (mg) ağırlığında olup kovan içi ve kovan dışı şartların ideal olması durumunda günde iki bin 500 adet yumurta üretebiliyor.
Bir bal arısı kolonisi, doğal olarak üç durumda yeni ana arı üretiyor. Bu üç durumu ise kolonide “ana arının herhangi bir nedenden dolayı yok olması ya da ölmesi”, “ana arının yaşlanıp veriminin azalması” ve “oğul içgüdüsü” oluşturuyor. Teknik arıcılıkta yaşlanan ana arıyı arıcının kendisi de öldürerek, yerine genç ve verimli bir ana arı verebiliyor. Bu şekilde koloninin ana arısını gençleştirebiliyor. Ana arı kolonideki en ağır ve karın kısmı en uzun birey olma özelliğini taşıyor. Ayrıca sürekli yumurtlama eğiliminde olup petek üzerinde sakince dolaşarak yumurtlayacak uygun petek gözü arıyor. Tüm bu özellikleriyle kraliçe arı, binlerce işçi arı arasında dahi kolayca fark edilebiliyor.
Ana arı, daha larva döneminden itibaren işçi ve evci arılardan farklı bir şekilde besleniyor. Bu nedenle işçi arı en fazla altı hafta, erkek arı da altı ay yaşayabilirken ana arı altı yıla kadar yaşayabiliyor. Ana arı olarak yetiştirilecek larva, işçi arı ve erkek arı olacak larvaya göre daha kaliteli ve daha zengin arı sütü ile besleniyor. Arı sütü ise beş ila 15 günlük genç işçi arılar tarafından salgılanan, yavru ve ana arının beslenmesinde kullanılan çok değerli bir maddeyi oluşturuyor. İşçi ve erkek arılar yetişkin dönemlerinde arı sütü ile beslenmiyor iken, ana arı yetişkin döneminde de arı sütü ile beslenmeye devam ediyor.
Ana arı, ortalama bir haftalık olduğunda çiftleşme uçuşuna çıkıyor. Kraliçe arı çiftleşmesi; 10 ila 30 metre arasındaki yükseklikte, mutlak surette havada ve uçarken, sayısı 10 ila 20 arasında değişebilen erkek arı ile “erkek arı toplama alanında” gerçekleşiyor. Çiftleşme genellikle tek bir çiftleşme uçuşunda, bazen de aynı günde ya da birbirini takip eden birkaç gün içinde farklı uçuşlar ile sağlanabiliyor.
Ana arı, erkek arılardan alınan spermi sperm kesesinde depoluyor. Bu sayede yaşamı boyunca istediği zaman döllü, istediği zaman ise dölsüz yumurtlayabilme yeteneğini sürdürüyor. Arılarda görülen bu çiftleşme sistemi hem akrabalı yetiştiriciliğin önlenmesi hem de doğal seleksiyonun sağlanması açısından benzersiz özellikler taşıyor.
Bir koloninin ana arısı yok olduğunda, kolonide genç yavru (yumurta ya da larva) mevcut ise işçi arılar bu yavrulardan yeni bir ana arı yetiştiriyor. Böylece koloninin sürekliliği sağlanıyor. Ancak ana arısız kalmış bir koloniye arıcı tarafından zamanında müdahale edilmezse ya da koloni doğal olarak yeni bir ana arı üretemezse, işçi arılardan bazıları diğer işçi arılar tarafından arı sütü ile besleniyor. Bu sayede bu işçi arıların normal şartlarda aktif olmayan yumurtalıkları gelişiyor ve yumurta üretimine elverişli hale geliyor. Yumurtlamaya başlayan bu işçi arılara da yalancı ana arı deniliyor.
Yalancı ana arı (yalancı kraliçe) sadece döllenmemiş yumurta verebiliyor. Bu döllenmemiş yumurtalardan ise sadece erkek arılar çıkıyor. Bu sebeple koloni zamanla erkekleşiyor ve en sonunda da sönüyor. Erkek arılar polen veya bal özü toplayamadığı gibi yavru gıdası da üretemiyor. Erkek arının çiftleşme dışında hiçbir görevleri olmadığı için bu cins kolonide hazır tüketici konumunda bulunuyor. Bu yüzden de erkek arılar, ana arı üretim dönemi bittikten sonra işçi arılar tarafından koloniden zorla dışarı atılarak ölüme terk ediliyor.
Daha önce de bahsettiğimiz üzere, kraliçe arı ömrü doğal şartlarda altı yıla kadar olabiliyor. Ancak ana arı yaşlandıkça, verimi; bir başka ifadeyle yumurtlama gücü düşüyor. Bu sebeple teknik arıcılıkta ana arı her yıl ya da en fazla her iki yılda bir arıcı tarafından değiştiriliyor. Bu işlem, yaşlanan ve verimi düşen ana arının ya oğul yöntemi ile ya da öldürülüp yenisinin üretilmesi yoluyla koloni tarafından da yapılabiliyor.
Unutmayın, kraliçe arılara sadece kendi kolonileri değil; bizler de çok şey borçluyuz!
Dr. Ali İhsan Öztürk
Balparmak Arıcılık Akademisi Eğitim Uzmanı