Altıgen gözlü petekler yapan mühendisler, çiçeklerden aldıkları nektarları muhteşem bir besine dönüştüren lezzet ustaları, doğanın içindeki kanatlı mucizeler, yani arılar... Kendileri, kusursuz görünümü, doğadan gelen eşsiz lezzeti ve besleyici içeriği ile hepimizin çok sevdiği balın üreticileri. Balın üretim aşaması hayatta en az bir kere düşünmemiz ve ayrıntılarını bilmemiz gereken bir olay.
Kahvaltılarımıza eşlik eden, içeceklerimizi tatlandıran bir şifa kaynağı olan bal, arılar tarafından nasıl üretilir? Arılar bu mucizeyi üretirken nasıl çalışır? İşte, tüm bunların cevabı tam olarak doğa sırrı. Bu sırrı adım adım çözerek, “Bal nasıl üretilir?” sorusunun cevabını da vermiş olacağız.
Cilalı Taş devrinde yapılan duvar resimlerinde görülen arılar ve arıların topladığı balları tüketen insanlardan anlıyoruz ki bu kadim lezzet çok uzun süredir hayatımızda. Yani balın insan damağı ile tanışma tarihi çok öncelere dayanıyor. Tabii insanların ağaçlara veya kayalara tırmanıp arı kovanlarındaki balları besin olarak kullandığı dönemler geride kaldı. Artık market raflarında bu doğal lezzete anında ulaşabiliyoruz. Peki, vazgeçilmezimiz olan bal, sofralara uğramadan önce hangi aşamalardan geçiyor, bir bakalım.
Kovanı bir fabrika gibi düşünebiliriz. Arılar, ballarını kovanlardaki peteklere doldururlar ve sonrasında bize bu tatlı lezzeti sunarlar. Önce peteğin nasıl yapıldığına değinmek istiyoruz. Kusursuz altıgen şekliyle hala matematiksel bir mucize olarak kabul edilen petek algoritmasının mühendisleri tamamen arılardır. Bir peteği düşünürsek bunu tek bir arının yaptığı fikrinden hemen uzaklaşmamız gerekiyor, çünkü bu tam bir takım işidir. Kalabalık bir arı grubu toplanır ve bu altıgen bölmeleri üretmek için işe koyulur. Bu kalabalık arı grubunun bir kaos yaratacağını düşünebilirsiniz, fakat sonuç muazzamdır. Öyle ki peteği oluşturan altıgenler, ortada birleştiklerinde asla birleşme yerleri belli olmaz ve altıgenlerin açılarında herhangi bir kayma görülmez. Hatta bu petek hücrelerinin duvar kalınlıkları bile aynıdır ve kusursuzdur. Arılar petekleri, yiyecek stoklamak, larvalarını büyütmek veya barınmak için inşa ederler.
Peteklerin temel inşaat malzemesi balmumudur. Arılar balmumunu, karınlarının altında yer alan 4 çift salgı bezinden salgılarlar. Salgıladıkları balmumlarını, salgı bezlerinin arasından bacakları yardımıyla alırlar. Arılar petek yaparken çok kalabalık olurlar, çünkü birbirlerine kenetlenerek balmumu için yeterli sıcaklığı sağlamaya çalışırlar. Yeterli sıcaklık sağlandığında balmumu salgılanır. Ürettikleri balmumu ile binlerce altıgen hücre üretir ve ürettikleri hücreleri birleştirerek petekleri oluştururlar. Petek hücrelerinin genişliğini ve kalınlığını da hassas algılayıcı tüyleri sayesinde ölçerler. Bu nedenle bu şekiller tamamen kusursuzdur. Arılar, ballarını bu kusursuz peteklerin içine bırakır.
Arıların yemeklerini nerede sakladığını ve bu mekanı nasıl yaptıklarını biliyoruz. “Arılar nasıl petek yapar?” sorusunun cevabı, hikayenin en büyüleyici parçalarından biri. Fakat bal yapımındaki mucizeler henüz bitmedi. Konunun en başına dönelim. Yani arı ile çiçeğin ilk buluşma anına.
Çiçekler görsel zenginlikleri ile dünyanın en güzel parçalarındandır. Gözlerimize hitap eden ve kokularıyla cezbeden çiçekler, arılarla olan ilişkileri sayesinde de balın oluşumuna büyük katkıda bulunurlar. Çünkü arılar, çiçeklerin nektarlarıyla ilgilenirler. Çiçeklerden topladıkları nektarları keselerine doldururlar. Bu kesede toplanan nektarları, ürettikleri enzimlerle karıştırırlar ve karışımı olgunlaştırmak üzere kovanlarında bulunan peteklere geri dönerler. İşte, burada lojistik devreye girer. İşçi arı, kovana getirdiği balı, kovanda bulunan arıya bırakır. Çünkü onun işi tamamen nektar toplamak ve enzimleriyle karıştırdıktan sonra kovana bırakmaktır. Kovana nektarları bırakır bırakmaz tekrar malzeme toplamaya gider. Getirilen malzeme, kovan içi hizmeti yapan arılar tarafından alınıp peteklere taşınır. Taşınan malzemeler de yerleştirilen petek hücresinde beklemededir.
Şunu belirtelim, sadece dişi arılar bal üretebilir. Erkek arılar sadece üremeye ve nesli devam ettirmeye yarar. Yani yediğimiz balların tamamı dişi arıların emeğiyle oluşur. Çiçeklerden aldıkları içerikleri enzimleriyle harmanlayan ve peteklere saklayan arılara biz, işçi arılar diyoruz.
Bir işçi arı, yaşam döngüsü boyunca birçok farklı görevi yerine getirirken nektarları da yorulmadan toplayarak kovana getirir. Kendini temizleyerek daha fazla nektar için yola çıkar ve bundan asla yorulmaz. Kısacık hayatını tamamen buna adar. 1 gram bal üretmek için çiçekleri yaklaşık 180.000 kez ziyaret eder. Bir arının ömrü boyunca topladığı bal miktarı, bir çay kaşığının 1/12’si kadardır. Market raflarına dizilmiş ve kolayca erişebildiğimiz balın ne kadar büyük bir çaba ve emeğin ürünü olduğunu sadece bu bilgiden bile anlayabiliriz. Üstelik bal yapan arılar oldukça güçlüdür. Kendi ağırlıklarından çok daha fazla ağırlıkta nektar taşıyarak uçabilirler.
Artık iş arılardan çıktı. Arılar balı üretti, ama insanlığa sunmak için işlemler bitmedi. Bu süreçte tabii ki insan devreye girer.
Bir arının çiçeğe konmasıyla başlayan hikaye; doğanın mucizesi, binlerce arının emeği… Bunun yanında arının zekası, yeteneği, arıcının duyarlılığı, Ar-Ge merkezlerinde balın doğallığı ve lezzetini garanti altına alan analizler sonucunda sofralarımıza gelmesinin serüveni. Doğa ve insanın ortak çalışmasından doğan bu mucize iyi ki hayatımızda.