Farklı kaynak ve mecralarda, arıların ne kadar eşsiz ve faydalı canlılar olduklarından sıkça söz edildiğini biliyorsunuzdur. Peki, sizce arılar neden önemlidir? Ve esasında arıcılık nedir? Tüm bu soruların yanıtlarını ve daha fazlasını bu kez sizler için liste olarak hazırladık. Fazlasıyla şaşıracağınız bu 20 değerli bilgiye hemen şimdi göz atmaya ne dersiniz?
İnsanoğlu her ne kadar doğa bilimlerinde büyük bir yol katetmiş olsa da, arılar hakkında bilinmeyenler toplum nezdinde hala oldukça fazla. İnsanlığın -gerçek anlamda- yeryüzündeki kaderini tayin eden bu canlıların yaşam döngüsü, aslında günümüzde epey aydınlığa kavuşmuş durumda. Peki, tüm bunlar hakkında bilgi edinerek kendiniz ve haliyle de doğa için büyük bir farkındalık kazanmaya var mısınız? O halde hazırladığımız bu rehberi mutlaka incelemelisiniz! Arılar ve arıcılık hakkında bilinmeyenler, pek çok şaşırtıcı detayıyla sizin de hafızanıza kazınacak!
Arılar, yeryüzünün en eski sakinlerinden biri olarak binlerce yıldır dünyadaki yaşamın sürdürülmesini sağlıyor. Bu şekilde söyleyince de çok iddialı oldu değil mi? Fakat tam olarak öyle! Doğanın en sadık dostu olarak bilinen bu minik canlılar, bitkilerdeki tozlaşma faaliyetlerinde rol alarak ekosistemin korunmasına ilk elden yardımcı oluyor. Bu nedenle de arıların korunması ve ıslah edilmesi, dünyadaki kaynakların korunması için en önemli şartlar arasında yer alıyor.
Az önce yukarıda, arıların ıslah edilmesinin önemine değindiğimizi gayet tabii hatırlarsınız. Bunun nedeni de aslında, işte bu konu başlığına yerinde bir girizgâh yapmaktı. Arıların ıslah edilmesi ve buna dayalı olarak uygun şartlar altında yaşatılması, doğal alanların korunmasına ek olarak tarım faaliyetlerinde de insanlığa benzersiz yararlar sağlıyor. Arıcılık da bu nedenle dünyadaki gıda ihtiyacının karşılanması konusunda en az tarım kadar büyük bir önem taşıyor.
Arıların yeryüzünde yaklaşık 100 milyon, insanoğlunun ise 300 bin yıldır var olduğu tahmin edilmektedir.
Bir bal arısı, yaşamı boyunca ancak bir çay kaşığının 12’de 1’i kadar bal üretebilir. Bu miktar balın ne kadar kıymetli bir madde olduğunun ve zerresinin dahi ziyan edilmemesi gerektiğinin göstergesidir. Bununla birlikte bal arılarının 1 kilogram bal yapabilmesi için yaklaşık 4-5 milyon çiçeği ziyaret etmeleri gerekir.
Dünyada, ürettiği besinler insanoğlu tarafından gıda olarak tüketilen tek böcek bal arısıdır.
Bal arıları, sağladıkları tozlaşma sayesinde dünyada gıda olarak tüketilen ürünlerin en az 3’te 1’inden sorumludur. Bu, “Şayet arılar yeryüzünden yok olsaydı, insanoğlu sadece 4 yıl yaşardı.” sözünün doğruluğunu ispatlar niteliktedir.
Çiçekle arı arasında, milyonlarca yıldır süregelen karşılıklı yarara dayalı bir ilişki vardır. Çiçeklerin çoğu arılar sayesinde tozlaşır, döllenir, tohum oluşturur ve neslini sürdürür. Arılar ise çiçekler tarafından üretilen nektar ve polenle beslenerek yaşamlarını devam ettirir. Arıların var oluş nedenleri, çiçeklerin tozlaşma ihtiyaçlarının giderilmesidir. Çiçekler rengârenk görünümleri, güzel kokuları ve nektar salgılamaları ile arıları cezbeder. Bu ilişki pek çok bitki için varlığını sürdürebilme stratejisidir.
Bal arısını mükemmel bir tozlayıcı (polinatör) yapan faktörler tüylü vücut yapısı, polen ve balla beslenme biçimi, ayrıca bir kolonisinin 10 binlerce üyeden meydana gelmesidir.
ABD’de arıcıların en büyük gelir kaynağı, kolonilerini tarım amaçlı kiraya vermektir. Ülkede 1,5 milyon koloni (kovan), başta badem olmak üzere değişik bitkilerin tozlaşmasında kullanılmaktadır. Koloni başına 100-150 dolar ödenerek 3-4 haftalık kiralamalar yapılmaktadır.
Mevsime bağlı olarak değişmekle birlikte, bir bal arısı kolonisi; 1 adet ana arı (kraliçe), 0 ila bin adet erkek arı ve 10 bin ila 60 bin arasında değişen işçi arıdan oluşmaktadır.
İşçi arı kışın 4-5 ay kadar yaşayabilirken, ilkbahar ile sonbahar arasındaki aktif dönemde toplam 6 hafta yaşar. Bu dönemde ise koloni için 3 hafta kovan içi, 3 hafta da kovan dışı olmak üzere çeşitli hizmetler sağlar. Kovan içi hizmet olarak temizlik, arı sütü salgılama yoluyla yavru ve ana arı için besleme ile bakım, mum salgılayarak petek örme ve bekçilik yapar. Kovan dışı hizmet olarak ise nektar (bal özü), polen, propolis ve su toplama görevlerini üstlenir.
Çiçeklerin verimine bağlı olarak, bal arısı nektar ve polen toplamak için tek seferde 50 ila 100 arasında çiçeği ziyaret eder.
Hava şartlarına göre değişmekle birlikte, bal arısı saatte 24 kilometre hızla 9 kilometre kadar uzaklığa uçabilir. Böylece çok geniş bir alanda tozlaşma sağlayabilir.
İşçi arıda 2 çift kanat, 3 çift bacak; ayrıca binlerce gözcükden oluşan 2 adet birleşik ve 3 adet de nokta olmak üzere toplam 5 adet göz bulunmaktadır. Bunun yanı sıra işçi arının; kovana nektar ve su taşımak için 1 adet önde, 1 adet de sindirim için olmak üzere toplam 2 adet midesi vardır.
Bal arısının beyni oval yapıda olup sadece bir susam tohumu büyüklüğündedir.
Bal arısı, antenlerinde bulunan 170 adet koku alıcısı sayesinde balın kokusunu 2 kilometre uzaklıktan hissedebilir. Ayrıca arılar; hava sıcaklığını, rüzgârın hızını ve gürültü düzeyini de yine antenlerinde bulunan alıcılar sayesinde algılar.
Ölüm pahasına da olsa kendini ve yuvasını korumak amacıyla herhangi bir canlıyı sokan işçi arı, iğnesini ve zehir kesesini kaybettiği için ölür. İğne, tırnakla kazınarak deriden hemen çıkarılmazsa vücuda zehir pompalamaya devam eder. İğne hızlıca çıkarıldıktan sonra sokulan yere soğuk su veya buz uygulanması ve antihistaminik alınması gerekir. Bu; acıyı, şişmeyi ve kaşıntıyı azaltır. Toplumda binde 1 veya 2 kişide görülebilen şiddetli alerjik reaksiyon (anafilaksi) durumunda ise adrenalin iğnesi uygulanması hayat kurtarıcıdır. Arı zehrine karşı şiddetli alerjisi olan herkesin, yanlarında her zaman adrenalin iğnesi taşımaları önerilmektedir.
Dölsüz yumurtadan partenogenez (döllenmesiz üreme) yoluyla gelişen erkek arının tek görevi, ana arı ile çiftleşmektir. Bu nedenle erkek arıya yalnızca ana arı üretim ve oğul dönemlerinde ihtiyaç duyulur. Bunun dışındaki dönemlerde erkek arılar, sadece tüketici olduklarından kovan için lüzumsuzdur. Bu nedenle erkek arılar, ihtiyaç dışı dönemlerde işçi arılar tarafından öldürülür veya zorla kovan dışına atılarak ölüme terkedilir.
Ana arı, yaklaşık 200 miligram ağırlığında olup günde 2 bin 500 adede kadar yumurtlayabilir. Ayrıca 5 yıla kadar yaşayabilen tek arıdır. Ana arı cinsel olgunluğa ulaştığında, ömründe 1 defa olmak üzere 10 ila 20 arasında erkek arı ile “Erkek Arı Toplanma Alanı”nda, havada ve uçarken çiftleşir. Bu çiftleşme sistemi, akrabalı yetiştiriciliği önleyerek özürlü yavruların (diploit erkek arı) oluşumunu önler ve doğal seleksiyona fırsat verir. Bu sistem hayvanlar aleminde görülen en mükemmel sistemdir.
İşçi arı, kraliçe arı gibi dişi olup döllü yumurtadan üretilir. Ancak kolonide ana arı bulunduğu sürece yumurtalıkları aktif değildir ve yumurtlamaz. Kolonide ana arının bulunmadığı durumlarda işçi arı, arı sütü ile beslenerek yumurtalıklarını geliştirir ve yumurtlamaya başlar. Bu rolü üstlenen dişi arılar, “yalancı ana arı” olarak adlandırılır. Yalancı ana arı dölsüz yumurtlayacağından ve dölsüz yumurtalardan da erkek arılar gelişeceğinden, böyle bir koloni kısa sürede erkekleşir. Sonrasında ise zamanla söner.
Bal arısı kolonisinde iletişim, tüm üyelerin (ana arı, işçi arı, erkek arı ve yavru) salgıladığı “feromon” adlı kimyasal maddelerle sağlanmaktadır.
İşçi arılar arasındaki diğer bir iletişim şekli de “Arı Dansı”dır. Kovana nektar ya da polen getiren işçi arı, petek üzerinde 8 rakamına benzer hareketlerle karın kısmını (abdomen-kuyruk) sallar. Böylece kovan, güneş ve besin kaynağı arasında açı oluşturur. Getirdiği polen ya da nektarın yerini ve kovandan uzaklığını, bu sayede onu izleyen diğer işçi arılara tarif eder. Avusturya asıllı Karl Von Frisch, arı dansını keşfi sayesinde 1973’de “Nobel Fizyoloji veya Tıp Ödülü” kazanmıştır.
Peki ya sizce de bu canlılar, var oluştaki mucizelerin somut birer kanıtı değil mi?
Ziraat Yüksek Mühendisi Dr. Ali İhsan Öztürk
Balparmak Arıcılık Akademisi Eğitim Uzmanı