Arıların sadece doğadaki en azimli ve çalışkan işçiler değil, aynı zamanda müthiş birer “dansçı” olduğunu biliyor muydunuz? Fakat biz insanların aksine, arıların bu sevimli hareketleri elbette sanat ve eğlence amacı taşımıyor. Peki ya öyleyse, “arı dansı”nın altında yatan gerçekler neler olabilir?
Belgesel kanallarını gezerken, şimdiye dek siz de mutlaka arı yaşamı temalı programlara denk gelmişsinizdir. Peki, bu minik canlıların bazen hayranlık uyandıracak boyutta ritmik ve estetik hareketler sergilediğine hiç rastlamış mıydınız? Evet, inanması biraz zor olsa da doğadaki en sadık dostlarımızın elinden bu da geliyor! Ve arıların bu ilginç hareketlerine, en öz tabiriyle “arı dansı” deniyor. Peki ama arılar neden dans eder? Hiç düşünmüş müydünüz? Bu önemli soru pek çok kişi tarafından hala merak edilse de cevap, Zoolog Karl Von Frisch tarafından uzun yıllar önce çoktan verildi! Üstelik Frisch, bu büyük bilinmezi aydınlattığı için 1973 yılında Nobel Fizyoloji veya Tıp Ödülü’nü de kazandı.
Karl Von Frisch Kimdir? Karl Von Frisch, 1886-1982 yılları arasında yaşamış Alman-Avusturya kökenli ünlü bir zoolog (hayvan bilimci)’dur. Uzmanlık alanı Etoloji (Hayvan Davranış Bilimi) olan Frisch, hayatını çocukluğundan beri tutku duyduğu hayvan davranışlarına adamıştır. 1905 yılında Viyana Üniversitesi Tıp Fakültesine kayıt yaptırmış, fakat bölümden üç yıl sonra ayrılarak zooloji alanına yönelmiştir. 1910 yılında Zooloji dalında doktorasını tamamladıktan sonra balıklar, böcek türleri ve özellikle de arılar üzerinde önemli incelemelerde bulunmuştur. Hayatının büyük bir bölümünü ise arı davranışları ve özel olarak da bu davranışlardan biri olan “Kuyruk Sallama Dansı” (Waggle Dance) üzerine harcamıştır. |
Bilime -ve daha çok doğaya- olan katkılarından dolayı Frisch’e ne kadar minnet duysak az... Neden mi? Bunu öğrenmeden önce, arı dansına dair ilginç detaylara inmek gerek!
Arı dansı, kovana nektar ve polen getiren işçi arıların diğer işçi arılar ile iletişim kurmak ve onlara yol göstermek amacıyla yaptıkları davranışlar bütününü ifade ediyor. Ancak bu, “Arılar nasıl iletişim kurar?” sorusunun tabii ki tek yanıtı değil. Genel anlamda feromonlar (koku ile yayılan doğal kimyasal maddeler) yoluyla birbirlerinden haberdar olan bu canlılar, arı dansını daha çok besin kaynaklarını veya uygun yuva koşullarını keşfettiklerinde yapıyor.
Arı dansının hangi amaçlarla yapıldığından hemen yukarıda kısaca bahsetmiştik. Şimdi ise bunun ayrıntılarına girme vakti: Çoğumuzun bildiği üzere dişi olan işçi arılar, kendilerini ve yavrularını besleyebilmek için aktif dönemleri (ilkbahar-yaz) boyunca durmadan nektar ve polen topluyor. Bu maddelerin doğada bulunmadığı zamanlar için ise topladıkları besinler, kovandaki arılar tarafından bal, arı ekmeği vb. gıdalar üretmek için petek gözlerinde depolanıyor.
Bitkilere bağımlı beslendikleri için arılar, haliyle olumsuz çevre şartlarından da birinci derecede ve hayati önemde etkileniyor. Dolayısıyla arı dansının özünde, arı kolonilerinde görülen sosyal yaşam gereği, bireyler arasında yardımlaşma ihtiyacı bulunuyor. Arılar bu sayede bir yandan besin toplamak için daha az enerji sarf ederken, diğer yandan da zamandan tasarruf ediyor. Böylece tüm koloninin beslenmesi için çok daha verimli bir üretim süreci mümkün oluyor.
Arı dansı çeşitleri, Frisch'in buluşları doğrultusunda dairesel/yuvarlak dans ve 8 şeklinde “Kuyruk Sallama Dansı” olmak üzere ikiye ayrılıyor.
Petek üzerinde dairesel dans eden bir arı, kendisini izleyen diğer arılara besin kaynağının 100 metre yarıçaplı bir daire içinde olduğunu anlatıyor. Ancak bunu yaparken, yön ve uzaklık bilgilerini içeren tam bir konum vermiyor. Buna karşın kuyruk sallama dansı, arıların iletişiminde besin kaynağının tam konumunu ve verimliliğini anlatmak için daha net mesajlar veriyor. İster dairesel olsun ister 8 şeklinde… Arılar, dans hareketlerini bazı durumlarda oğul (yeni koloni alanı) üzerinde de yapıyor. Arı, kovandaki petek üzerinde yaptığı dans ile besin kaynağına dair bilgi verirken, oğul üzerinde yaptığı dansla ise yuva yerinin koordinatlarını ve uygunluğunu tarif ediyor.
Arılarda esasen, kuyruk adında bir bölüm ya da organ bulunmuyor. Buna karşın besin getiren işçi arının abdomen bölümüyle yaptığı 8 şeklindeki hareketler, “Kuyruk Sallama Dansı” (Waggle Dance) olarak adlandırılıyor. Kuyruk Sallama Dansı, petek üzerinde oluşturulan düşey bir çizgi üzerinde yapılıyor. Kovan, güneş ve besin kaynağı arasında oluşturduğu açı sayesinde arı, besin kaynağının yönünü (besinin hangi tarafta olduğunu) belirtebiliyor. Arının kuyruk sallama süresi ise besin kaynağının kovandan uzaklığını gösteriyor. Frisch’in gözlemlerine göre 1 saniyelik kuyruk sallama süresi, besin kaynağının 1 km uzaklıkta olduğunu; 60 derecelik bir açı da besin kaynağının güneş ve kovana göre 60 derecelik yönde olduğunu anlatıyor. Dansın ısrarlı bir şekilde devam etmesi ise besin kaynağının zenginliğinin göstergesi!
Not: Frisch, arıların dansına dair tüm bu bilgilerin doğruluğunu yaptığı sayısız deneyle ispatlamıştır. Gözlemlerini her iki tarafı da camdan yapılmış olan, bu sayede tüm arı davranışlarının eksiksiz izlenebildiği “gözlem kovanları” üzerinden gerçekleştirmiştir. Gözlem kovanları, 1-2 çerçeveli küçük kovancıklardan oluşmaktadır. Frisch, deneyi için gözlem kovanlarının çevresine farklı arazi şartlarında, farklı yönlerde ve farklı uzaklıklarda bulunan yem dolu besleme kapları yerleştirmiştir.
Arılar ve dansları, günümüzde insanlar için de oldukça faydalı bilgiler sunuyor. Çünkü ispat edildiği üzere dans eden bir arı, bunu koloniye daha verimli polen ya da nektar getirilmesi amacıyla yapıyor. Arının bu görevi yapabilmesi ve dans edebilmesi, arılık çevresinde doğal bitki örtüsünün varlığı ile doğru orantılı bir şekilde gerçekleşiyor. Bu da bizlere, arılar varsa sağlıklı bir çevrenin ve tüm canlılar için yaşanabilir bir ekosistemin varlığını gösteriyor.
Günümüzde arılar tarafından toplanan nektar, polen ve propolis örnekleri analiz edilerek çevre kirliliğinin düzeyi belirlenebiliyor. Bunun dışında, kaybolan ya da tehdit altında olan bitki türlerini izleme gibi ekolojik çalışmalar da yapılabiliyor. Bu bağlamda, arılar dans ediyorsa; hatta danslarına ısrarla devam edebiliyorlarsa bu, bölgenin bitki ve yaşamla dolu olduğuna işaret ediyor. Dünya genelinde görülen arı azalmaları ve ölümlerine rağmen hala dans edebilen arıların varlığı, bizler için bir umut kaynağı... Her şeyin bitmediğinin göstergesi…
Arılar iyi ki var, hep var olsunlar!
Dr. Ali İhsan Öztürk,
Ziraat Yüksek Mühendisi, Arıcılık Uzmanı
Balparmak Arıcılık Akademisi Eğitim Danışmanı